Günlerce, aylarca, vaktimin çoğunu harcadığım canım blogumda bir tanecik sevgilimden de bahsetmem gerekiyor sanırım artık. :) Biraz utanıyorum aslında ne yalan söyleyeyim... Özel hayat çok özel kalmalı mantığında bir insanım yıllardır. Ama sevgilim hayatımın büyük kısmını, yok yok..aslında, her anını güzelleştiren, özelleştiren; tüm saçma isteklerimi mantıksız bulsa da, sırf ben mutlu olayım diye yerine getiren (trip atmıyım diye mi demeliyim?:)) özel mi özel bir adam. Onu daha fazla içimde saklı tutamıycam sanırım. Ohh yazdım rahatladım!..
Beraber geçirdiğimiz zamanlardaki en büyük zevklerimizden biri de tahmin edebileceğiniz üzere yemek yemek! Çoğu insan onun çok şanslı olduğunu düşünüyor, çünkü benim yılmadan, yorulmadan büyük bir aşkla yaptığım mutfak denemelerimi tadan yegane insan, "o" :) Ama itiraf etmeliyim, o olmasa bu kadar şevkle deneyemezdim mutfaktaki lezzet keşiflerini. Ondan başkası da bu kadar anlamazdı herhalde içimdeki bu hevesi... Gerçekte, asıl şanslı olan benim. :)
Sevdiğinle paylaşmadığında, yapılan yemek ne kadar lezzetli olursa olsun yavan kalır bana göre. Zaten yemek, insanları birleştiren evrensel bir gerçek değil mi? Ailelerin, gün içinde ne olursa olsun her akşam yemek sofrasında buluşmaları gibi.. Veya kalbini kırdığın bir arkadaşının gönlünü almak için ona güzel bir kahve ısmarlayıp özür dilemen gibi... Ya da sevgiliyle geçirilen özel bir anın daha da özelleşmesi gibi...
Sevgilimin en çok sevdiğim yönlerinden biri de yeniliklere, hatta ve hatta farklı lezzetlere benim kadar düşkün olması. Geçen yaz Moğol mutfağından Thai'ye, envayi çeşit Japon restoranından Hint mutfağına kadar, İstanbul'da denemediğimiz dünya restoranı kalmadı. Ancak büyük hayal kırıklığıyla söylemeliyim ki, hiçbirine yeniden gidelim diye düşünmedik daha sonra. (Hımm..düşündüm de.. Belki de bir Japon restoranına tekrar gitmişizdir ;))
Bu haftasonu kahvaltı yaparken, televizyonda her hafta yayınlanan bir seyahat programındaki, sürekli gömleğini kemerli pantolonunun içine sokan amcaya denk geldik yine. Meksika'yı tanıtıyordu. Sevgilim dedi ki, "Artık dünya mutfağına da girmen gerekiyor, bu hafta Meksika'dan başlayalım mı ne dersin?"
İçimde bir his, beni farklı mutfaklara yönlendirme güdüsünden çok canı Meksika yemeği çekti diye bu cümleyi kurduğunu söyledi ama her iki durumda da cevabım "tamam" olurdu zaten :) İş bölümü yaparak hazırladığımız burrito(dürüm) için yaklaşık 2 saati mutfakta geçirdik ama sonrasında o yorgunluğun üzerine çeşit çeşit lezzetin üstüste dizilip tek bir ısırıkta mideye inmesi paha biçilemezdi. Ehh zaten şu da bir gerçek ki; sevgiliyle beraber yapılan dünya yemeği dışardaki her bişeyden lezzetli!
Hazırlıklarımıza gelince..
Öncelikle marketten dürümlük lavaş ekmeği ve diğer malzemeleri (kırmızı meksika fasulye, jalapeno biberi turşusu, taze kişniş, lime...vs) aldık. Ben salsa ve kırmızı fasulye dip sosu hazırlarken, o da guacamole sosunu hazırladı. Daha sonra burritonun içine koyacağımız et karışımını da sıcak sıcak hazırlayıp tüm karışımları lavaşlarla beraber mideye indirdik.
Salsa Sos
2 adet orta boy domates
1 diş sarımsak (ince doğranmış)
Bir avuç taze kişniş (ince doğranmış-1 veya 2 yemek kaşığını dolduracak kadar)
Yarım kuru soğan (ince küp küp doğranmış)
1 lime veya limonun suyu
Birer tutam tuz, karabiber,
İsteğe göre bir tutam toz kimyon
İsteğe göre bir tutam kırmızı pul biber
Yapılışı
Domatesleri küp küp doğrayın. Sarımsak, kişniş, soğan, limon suyu, tuz, karabiber ve dilerseniz kimyon ve acı seviyorsanız kımızı biberi de ekleyip karıştırın. Ben biraz daha sulu olsun diye karışımı bir de mutfak robotunda çektim. Ama tamamen sulu olmaması, parçaların ağza gelmesi de gerekiyor.
Kırmızı Fasulye Dip Sos
1/2 kutu konserve kırmızı meksika fasulyesi (suyu süzülmüş) -200 gr.
1 1/2 yemek kaşığı süzme yoğurt
1 yemek kaşığı limon suyu
1 diş sarımsak (ince doğranmış)
1/2 çay kaşığı kimyon
Yapılışı:
Fasulyeyi limon suyu ile karıştırıp çatalla iyice ezin. Süzme yoğurt, sarımsak ve kimyonu da karıştırarak homojen bir görünüm almasını sağlayın. Eğer fasulyeleri çatalla ezmek zor gelirse yine tüm malzemeleri mutfak robotunda da çekebilirsiniz.
Bu sos benim keşfim. Sırf burritoda değil, evdeki herhangi bir çiğ sebze ile de çok güzel gidiyor. (Havuç, kırmızı biber, karnabahar, kereviz.. vs.)
Guacamole Sosu ben yapmadığım için yazmıyorum buraya ama onu yapmak birazcık daha zahmetli ve zor çünkü baya olgun yumuşak avokadolar gerekiyor. Ama sevgilimin yaptığı genç avokadolarla bile çok lezzetliydi. Tarifini merak eden özelden mail atsın, detaylı yazarım.
Burrito için
500 gr. dana eti (ince, uzun, jülyen doğranmış)
2 adet uzun kırmızı biber (kalın uzunlamasına kesilmiş)
2 adet kuru soğan (1 cm lik halkalar şeklinde doğranmış)
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Öncelikle bir buzdolabı poşetine 500 gr eti, 1 yemek kaşığı limon suyu, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, dileğinize göre ince ince doğranmış bir diş sarımsak, bir çay kaşığı tuz ve yine dilediğiniz baharat çeşitlerinden yarım veya bir çay kaşığı kadar (kekik, kırmızı toz biber, kimyon,karabiber gibi) ekleyip, iyice karıştırdıktan sonra poşetin ağzını da sıkıca kapatıp, 30 dk oda sıcaklığında marine edilmesini bekleyin. Bu süreci hiç yapmasanız da olur aslında ama ben etler birazcık daha lezzetli olsun diye bu şekilde marine ettim.
Daha sonra 1 yemek kaşığı zeytinyağını büyükçe bir tavada ısıtın. Etleri suyunu çekip yumuşayıncaya kadar pişirin. Daha sonra etleri tavadan alıp aynı sürece kırmızı biber ve soğanlarla devam edin. Et eğer yağın tamamını çekerse bir yemek kaşığı daha ekleyebilirsiniz kırmızı biber ve soğanlar için. Çok çok az yağla tavada kızartmanız yeterli olacaktır.
Şimdi geldik en eğlenceli kısma. .Tüm iç malzemeler ve soslar hazır. Lavaşlarınızı damak zevkinize göre doldurup, dürüm gibi sarıp keyifle yiyebilirsiniz. Ben bir tanesine bir dilim eski kaşar peyniri de koydum mesela, kırmızı et, soğan, kırmızı biber ve soslarla çok yakışıyor. Kırmızı meksika fasulyesi ve jalapeno turşusu da gelenekten. İşte böyle :)
Lezzet patlaması dedikleri şey bu olsa gerek. Gitti yine bizim diyet!
Bir sonraki dünya lezzetinde buluşmak üzere..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder